03/06/2011
5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜNDE BİZ NE YAPIYORUZ?
ÇEKÜL Vakfı Kültürel Miras Eğitim Programı kapsamında iki yıldır sürdürdüğü "Ağaçların Diliyle İstanbul" eğitimini 06 Haziran Pazartesi günü 3 ayrı okuldan yaklaşık 40 öğrenciyle uygulayacak. 8 Haziran 2011 Çarşamba günü ise Marmara Eğitim Kurumu öğrencilerini temsilen gelecek 7 öğrenci ÇEKÜL Evini ziyaret ederek, 7 Ağaç Ormanları programına destek olmak için topladıkları bağışı teslim edecek. Öğrencilerle çevre bilinci üzerine bir söyleşi yapılacak.
5 Haziran Çevre Günü nasıl kutlanmaya başlandı?
İnsanlar yüzyılımızın ikinci yarısında çevreye verdikleri zararın farkına varmışlar. 1972'de Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından İsveç'in başkenti Stockholm'de bir zirve toplantısı düzenlenmiş ve toplantı günü olan 5 Haziran, Dünya Çevre Günü olarak ilân edilmiş. 113 ülkenin katıldığı bu toplantıda çevre ilk kez resmen dünyanın gündeminde yer almış ve dünya liderleri çevre ile uyumlu bir ekonomik kalkınmanın nasıl olması gerektiği konusunda tartışarak bir dizi ilke üretmişler. İşte sürdürülebilir kalkınma deyimi de bu toplantıda ilk kez kullanılır olmuş. Sürdürülebilir kalkınma, insanların yaşamlarını iyi bir düzeyde sürdürebilmeleri için gereksinim duydukları doğal kaynakları yenilenebilir biçimde, yani gelecek kuşakları da düşünerek kullanmaları demek kısaca. Birleşmiş Milletler Çevre Programı(UNEP) de bu toplantılar sonucunda kurularak çevre konusundaki uluslararası işbirliğine öncülük etme görevini üstlenmiş. Bu toplantıyı izleyen yıllarda daha ayrıntılı başka toplantılar da yapılmış, çevre değerlerini korumaya yönelik uluslararası sözleşmeler imzalanmış, birçok ülkede Çevre Bakanlıkları kurulmuş, Çevre Yasaları yapılmış. Gene de çevresel öncelikler ekonomik kalkınma politikalarına eklemlenememiş, uygulamada fazla bir yol alınamamış. İnsanlar doğal varlıkların geleceğini gözetmeden üretmeye ve tüketmeye devam etmişler. Varlıklı ülkeler pahalı çevre koruma önlemlerini bir ölçüde de olsa gerçekleştirme şansını elde edebilmişler, ama özellikle gelişme yolundaki ülkeler çevre bozulmalarından giderek daha fazla etkilenir olmuşlar.
Dünya Çevre Haftası tüm bu konuları bir kez daha düşünmek, yapabileceklerimizi gözden geçirmek, daha da yoğun ve kesintisiz bir mücadele sürdürme kararı almak ve uygulamaya koymak için bir fırsat. Çünkü bu yeryüzü, bu topraklar bizim…
“…..Dünya Çevre Günü'nde, Türkiye’yi bir bütün olarak düşünerek, insan varlığının da aslında doğal güzelliklerimiz kadar, çeşitli ve zengin olduğunun bilincine varmalıyız. Türkiye’yi oluşturan insanlar, bu toprakları seviyor; çiftçi, tarlasını, hayvanını, evinin yanından akıp giden dereyi seviyor; ve bu topraklarda tutunmak için birçoklarının görmediği bir mücadele veriyor. Felaket senaryolarıyla vakit kaybetmeden, sonuç alabileceğimiz bütüncül politikalar geliştirmeliyiz.”
Prof. Dr. Metin Sözen